SUCUD / SECDE
Bize Rebi', İmam
Şafii'nin şöyle dediğini haber verdi: Müstehab olan, kişinin (secde için) tekbire
ayakta başlaması ve bulunduğu yerde secdeye inmesidir. Daha sonra yere ilk önce
dizlerini, sonra ellerini, sonra da yüzünü koymalıdır. Yüzünü ellerinden önce
yahut ellerini dizlerinden önce koyarsa, mekruh olmasına rağmen, iade yahut
sehiv secdesi yapması gerekmez. Secde, yedi uzuv üzerine yapılır: Yüz, avuç
içleri, dizler ve ayakuçları.
Bize Rebi', İmam
Şafii'nin şöyle dediğini haber verdi: Bize Süfyan b. Uyeyne, İbn Tavus' dan; o,
babasından; o da İbn Abbas 'tan, şöyle dediğini nakletti: "Nebi (s.a.v)'e,
bedeninin yedi uzvu üzerine secde etmesi emredildi: Elleri, dizleri, ayak
parmakları ve yüzü üzerine. Saçını ve elbisesini toplaması nehyedildi."
Süfyan şöyle dedi: İbn Tavus şu ziyadeyi de zikretti: "Elini yüzüne koydu,
sonra kenarları na yetişecek şekilde burnu üzerinden geçirdi. Bunu (alın ve
burnu), babam bir sayardı. .. " Tahric:
Buhari, Ezan 1/263 no: 812; Müslim, Namaz 1/354 no: 230/490; Müsned e/-Hamidi,
1/230 no: 494
Bize Rebi', İmam
Şafii'nin şöyle dediğini haber verdi: Bize Süfyan b. Uyeyne şöyle dedi: Bize
Amr b. Dinar, Tavus'un İbn Abbas'tan şöyle dediğini nakletti: "Nebi
(s.a.v), bedeninin yedi uzvu üzerine secde etmesi için emredildi. Saçını yahut
elbisesini toplaması da nehyedildi." Tahric:
Buhari, 1/262 no: 809; Müslim, 1/354 no: 228/490; Müsned e/-Hamidi, 1/230 no:
493
Bize Rebi', İmam
Şafii'nin şöyle dediğini haber verdi: Bize İbrahim b. Muhammed, Yezid b.
Abdullah b. Hadi' den; o, Muhammed b. İbrahim' den; o, Amir b. Sad b. Ebi
Vakkas'dan; o da Abbas b. Abdulmuttalib'den Resulullah (s.a.v)'in şöyle
dediğini duyduğunu nakletti: "Kul secde ettiğinde onunla beraber yedi uzvu
secde eder: Yüzü (alnı ve burnu), avuçları, dizleri ve ayakları. " Tahric: Müslim, Namaz, Sucud
İnıam Şafii (Allah
rahmet etsin) şöyle dedi: Secde farzının kemali ve sünneti; kişinin alnı ve
burnu, avuçları, dizleri ve ayakları üzerine secde etmesidir. Burnunu koymadan
alnı üzerine secde etmesi mekruh olmakla beraber geçerli sayılır. Çünkü alın
secde yeridir, burun değil.
Bize Rebi', İmam
Şafii'nin şöyle dediğini haber verdi: Bize İbrahim b. Muhammed şöyle haber
verdi: Bize İshak b. Abdullah, Yahya b. Ali b. Halled'den; o, babasından; o da
amcası Rifa'a'dan yahut Rifa'a b. Rafi b. Malik'ten şöyle nakletti: Resulullah
(s.a.v), bir adama, secde ettiğinde secdede mafsallar mutmain oluncaya kadar
yüzünü yerde sabit tutmasını, Sonra tekbir getirerek başını kaldırmasını,
tekbirle beraber ayaklarınılbacaklarını doğrultarak omurgasını düzleştirmesini
emretti. Ve tekrar secdeye giderek yüzünü yerde sabitleştirip mafsallarının
mutmain olmasını emretti. "Sizden kim bunu uygulamazsa, namazı tam
sayılmaz. " buyurdu. Tahric: Bkz. Kıraati
düzgün olmayan bölümü
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Kişinin, alnının tamamı değil de bir kısmı üzerine secde
etmesini kerih görürüm. Ama bunun için iade gerekmez. Çünkü bununla alnı
üzerinde secde etmiş kabul edilir. Ama alnı yerine burnu üzerine secde etmesi
halinde secdesi geçerli sayılmaz. Çünkü secde yeri, alındır. Zaten -en
doğrusunu Allah bilir- burnu üzerine secde etmesinin sebebi, burnun alına bağlı
ve ona yakın olduğundan dolayıdır.
Secdeyi; yanağı yahut
gözüyle kulağı arasında kalan yerle yapması halinde geçerli olmaz. Çünkü secde
yeri, alındır. Secdeyi alnından bir kısmı yere temas etmeden başı üzerine
yapması halinde de geçerli olmaz. Ama secdeyi, alnından bir bölümün yere temas
etmesiyle birlikte başı üzerinde yapması halinde -inşaallah- geçerli olur.
Eğer secde ettiğinde
alnının yere temasını engelleyecek elbise yahut başka bir şey varsa, secdesi geçerli
olmaz. Ama alnında yarası varsa, istisna olur. çünkü bu durumda özür sayılır.
Secde ettiğinde alnı üzerinde delikli bir elbise olsa ve alnından bir bölüm
yere değse, secdesi geçerli sayılır. çünkü secde ettiğinde alnından bir kısmı
yere temas etmiştir. Avuç içlerinin, -sıcakta veya soğukta- yere direkt temas
etmesi müstehabdır. Bunu yapmayıp onları sıcak yahut soğuktan korumak kastıyla
öıiüp secde yapsa, bu amelinden dolayı iade yahut sehiv secdesi yapması
gerekmez. [Eldiven takmak gibi]
Bu söylediklerimizin
tamamını dizler için müstehab saymayız; onlar için müstehab olan, elbiseyle
örtülmüş olmalarıdır. Dizler üzerlerindeki elbiseyi ince tutmak da müstehab bir
hal değildir. çünkü ben, dizlerin yere direkt temasının gerekli olduğunu
söyleyen hiçbir görüş bilmemekteyim. Erkeğin ayaklarında mest (çorap) olmadan
direkt ayaklarıyla yere teması da müstehabdır. Ayrıca secdeye, ayaklarının yere
temasını engelleyen (temiz olmayan) ayakkabıyla gitmesi de uygun değildir.
Yere direkt dizleriyle
temas ederse yahut ayaklarının yere direkt temasını engellerse, bu
davranışından dolayı herhangi bir sorumluluğu yoktur. çünkü direkt yerle
temasını kesen me st yahut ayakkabıyla secde edebilir.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bu hususta iki görüş vardır: Birincisi: Secde anında secde
azalarının tamamının kullanım hükmü, yüz dışında aynıdır. Kişinin, söz konusu
azalarının tamamı örtülüyken secde yapması halinde de secdesi geçerli olur.
çünkü örtülü olmaları secdeye engel sayılmaz. Bunu söyleyen kişi, şunu da dedi:
Alnının direkt yere temasını sağlama imkanı olmasına rağmen bunu yapmayan kişi,
secde yapmış sayılmaz. Diğer azalar da aynen alnını yere koyma imkanı olmasına
rağmen yere koymayan şahsın durumu gibi olup secde yapmış sayılmaz. Ellerinin
tersine secde edenin secdesi geçerli olmaz. Çünkü secdede ellerinlavucun içinin
kullanılması gerekir. Secdede ellerin kenarlarını kullandığında, eğer yere
ellerin bir kısmı yahut parmaklar ya da avuç içinin bir kısmı değiyorsa secde
geçerli olur. Secde esnasında alın dışındaki yerlerin örtülü olması secdeyi
bozmaz. Bu hüküm, dizler ve ayaklar için de aynıdır.
İmam Şafii şöyle dedi:
Bu görüş, hadise muvafık bir görüştür.
İkinci görüş: Kişi,
secde ederken alnı üzerine yahut alnının bir kısmı üzerine secde ederse, secdesi
geçerli olur. Çünkü secdede Allah'a ibadet maksadıyla yüz kastedilmiştir.
Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Yüzüm, onu yaratana secde etti. Ve
ondaki, işitme ve görmeyi O açtı. "
O (Nebi), yüzün açılmasını emretmiş, ama dizlerin ve ayakların açılmasını
emretmemiştir.
Secdeye inmek için
harekete başlayan bir kişi, bu esnada düşse ve düştükten sonra yüzü üzerine
dönse ve yere alnının bir kısmı temas etse, bu düşüşü secde sayılmaz. Çünkü
bunu kendisi kastetmemişti. Ama yüzünün yere temasında secdeyi kastederek
dönmüşse, secdesi geçerli sayılır. Dolayısıyla yüzüstü düşen kişi, alnı yere
gelmesine rağmen eğer secdeyi kastetmemişse, bu, kendisi için secde sayılmaz.
Ama başka bir şey kastetmeden sırf secdeye yönelen kişinin secdesi geçerli
olur.
Kişinin, birinci secde
için yerden başını kaldırıp düz bir pozisyonda olmadan ve her uzvun mafsalı
yerine oturmadan yaptığı secdesi geçerli olmaz. Bundan sonra ikinci secde için
harekete geçer. Ama bunlar tamamlanınadan (birinci secde tamamlamadan) önce ikinci
secde için harekete geçilmesi, -Rifa' ab. Rafi 'i'nin hadisinde geçen izahat
dolayısıylageçerli olmaz. Namaz kılan şahsın, -izah ettiğimiz gibi- her rekatta
ve secdede bunlara uyması gerekir. Aynı şekilde her namazın rekatının kıyamında
ve namazın tadil-i erkanında zikrettiğimiz şekilde davranması gerekir.
Sonraki için tıkla:
SECDEDE KARNINI
YERDEN UZAK TUTMAK